Çocuklarımız Akvaryum Balıkları Gibi

                        ÇOCUKLARIMIZ AKVARYUM BALIKLARI GİBİ

 

Hayatı dokunmadan yaşıyoruz, ya da yaşatıyoruz. Vurmadan, hırpalamadan, sökmeden, temas kurmadan, içine girmeden, acıtmadan, acılanmadan yaşamak... İşte bunlar çocukların istedikleri şeyler değil... Kendi çocukluğumuzu hatırlıyorum da biz, daha iyiydik. Şimdiki çocuklar apartmanlara tıkılmış kalmış durumdalar. Zaman geçirmek için imkânları yok. Dört duvar arasında bir tutsaklıkta büyüyorlar. Akvaryum balıkları gibiler. Nazik, sevimli ama dayanıksız... içlerindeki devasa enerji "sus, otur, kalkma, elleme, dokunma, bağırma" gibi katı, soğuk ve depresif cümlelerle onları beton kulelerde adeta hapsediyoruz. oysa onların içinde depremlerin yarattığı dev tusunamiler oluşuyor, özgürce dalgalanıp büyümek isterken biz dalga kıranlarla, setlerle engellemeye çalışıyoruz. Başarılı olduğumuz da söylenemez aslında. Gerilen sinirler, psikolojiler, acı dolu sözler çabası...

ONLARA ZAMAN AYIRMAZSAK ONLARDA BİZE AYIRMAYACAKLAR
       Ne ilginçtir ki bebekken biz onların hep yanlarındayızdır. Sonra büyürler ve bize her zaman ihtiyaçları olur evlatlarımızın. Bazen paradan çok zaman isterler bizden az ya da çok. Verebilenleri iyi yolda ya veremeyenler... Zaman zuhur edecek onların bize zaman ayırmalarını isteyeceğiz. Mesela bayramlarda, önemli günlerde, hastalığımızda, onların yanımızda olmasını isteyeceğiz. Malum ne ekersek onu biçeceğiz.

OYUNLAR SANKİ NOSTALJİ OLDU...

Oysa bizim çeşit çeşit oyunlarımız vardı. Toplu oyunlardı hepsi. Paylaşmayı, dayanışmayı, organizasyonu temel alan oyunlar... Televizyon hayatımızda bu kadar yoktu. Kanal sayısı azdı. Veya ilgimizi tamamen kapsayan boyutta bir alet değildi. Bisiklet mi birkaç çeşit mesela. Onun var benim niye yok tarzı bir ortam yoktu. Bakkallarda çocukların tüketeceği ürün çeşitleri azdı. Hırs ve haset duygusunun gelişme katsayısı şimdiki gibi ebatlı değildi.

Çok şey değişti... Sokaklar boş, enerjiler boşalamamış şekilde sanal sohbetlerin prim yaptığı, her şeyin hızlı yaşandığı ve hızlı tüketildiği bir HIZ muammasının içinde akan giden gençlerimiz...

Şimdi dört yaşındaki çocuklar bilgisayarlarda strateji oyunları oynuyorlar. Toza bulanmıyorlar, burunları akmıyor! Dirsekleri kanamıyor! Su bol, gıda bol, giysi bol, imkân bol; ama...


Nevzat ÖZER
Psikolojik Danışman
"21. yy da Anne ve Baba olmak İsimli kitabın yazarı"
nevzatozer66@gmail.com

 

24.01.2020 243